RAMAZANA GİRERKEN KISA BİR HATIRLATMA
“YARATAN RABBİ’NİN ADIYLA (VE O’NUN ADINA) OKU…” ( Alak suresi 1. ayet)
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabb’i olan Allah’a
hamd olsun. Kendisinden başka ilah olmayandır. Bütün noksan sıfatlardan
münezzehtir. Yaratma ve yönetme O’na aittir. Göklerde ve yer de
egemenlik O’nundur. Mülkün sahibi ve ihtiyaçtan uzak olandır. Yaratmış
olduklarının tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve bunları karşılamaktan
dolayı mülkünde eksilme olmayandır. O’tüm canlı ve cansızların üzerinde
tek hâkim ve tek tasarruf sahibidir.
Selam ve salât O’nun biz insanlar için rahmet olsun diye göndermiş
olduğu, Resullere, Nebilere ve onların yollarını devam ettirenlere
olsun.
Rahmet ayı ramazana az bir sürenin kaldığı bu günlerde, İslam ümmetinin
içerisinde bulunduğu çıkmazlara bir nebzede olsa değinme imkânını bize
bahşettiği için yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun.
Ramazan ayının rahmet oluşunun altında yatan büyük bir hakikat vardır
ki, oda insanların yeryüzünde sahip olabileceği en değerli varlık olan
yüce kitabımız Kuran’ı Kerimin bu ayda inmeye başlamış olmasıdır.
“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti, doğruyu ve yanlışı
ayırt edip açıklayan Kurân’ın indirildiği aydır….” (Bakara suresi 185.
ayet ) “İşte bu (Kur'ân) da indirdiğimiz mübarek Kitaptır. O'na uyun ve
korunun ki size rahmet edilsin!” ( En’am suresi 155. ayet ) “Elif lâm
râ. (Bu,) bir Kitaptır ki, hikmet sahibi, her şeyden haberi olan
(Allâh) tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış ve güzelce
açıklanmıştır.” (Hud suresi 1.ayet ) Elif lâm râ. Bunlar apaçık Kitabın
ayetleridir. Biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik ki anlayasınız.”
( Yusuf suresi 1 ve 2. ayetler ) “Gerçekten bu Kur'ân da en doğru yola
iletir ve iyi işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir ecir
olduğunu müjdeler.” (İsra suresi 9.ayet) “Biz Kur'ân'da sözü türlü
biçimlerde anlattık ki, düşünüp anlasınlar. Fakat bu, onların sadece
kaçışlarını artırıyor.” (İsra suresi 41. ayet ) “Andolsun biz bu
Kurân’da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama
insanlardan çoğu inkârda direttiler.”(İsra suresi 89 .ayet )Yukarıda
sadece içerisinden bir kaç ayeti alıntıladığımız bu yüce kitap,
görülmektedir ki apaçık yani mübin olan ve insanlara bir öğüt ve
nasihat barındıran bir rehberdir. “Andolsun biz, Kur'ân'ı öğüt almak
için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?” Kamer suresi 17,22,32,40 )
Bu yazımızda şu acı gerçeği gözler önüne sererek Müslüman olduğunu
iddia edenlerin, Rablerinden kendilerine gelen bu yüce Kitabı
anladıkları dilden bir kez olsun, okuyup okumadıklarını sorgulamak ve
var olan bu büyük sorunu yine vahyin eşsiz ayetlerini esas alarak
telafi etmektir.
Adından da anlaşılacağı üzere okuma kitabı olan ve en azından, günde
beş vakit kılınan namazlarda ayetleri tekrar edilen bir kitaptır.
Tabiki çoğunluğun, namazlarında tekrar ettikleri bu ayetlerin anlamını
da bilmeden telaffuz ettikleri maalesef acı bir gerçektir.
Yakın çevremizden olsun uzak çevremizden olsun birçok insana bu kitabı
anladıkları dilden bir kez olsun okuyup okumadıklarını, yine ümmeti
olmaktan gurur duyduğumuz Hz, Muhammed aleyhisselamın hayatıyla ilgili
ciddi bir siyer kitabını okuyup okumadıklarını sorduğumuzda, alınan
cevap üzülerek belirtmek gerekir ki hayır olacaktır. Ki bu cevap
milyonlarca insanın vereceği cevabın aynısıdır. Yıllarca bu kitabı
okumanın değil dinlemenin farz olduğunu (ki dinlemekte farzdır okumak
kadar) telkin edenler, bu kitabın herkes tarafından anlaşılamayacağı
yalanını Allah’tan korkmadan ortaya atanlar, din adamı sınıfı
oluşturarak Müslümanları bu kitaptan uzak tutanlar, geçmişlere sevap
olsun mantığıyla sürekli diri olanlara değil de sanki ölülere gelmiş
gibi algılanmasını sağlayıp bundan rant elde edenler, Allah’ın
ayetlerini açıklamayıp onu az bir dünyalığa değişenler bu acı durumun
en başta gelen sorumlularıdır. Ve bu insanlar Rabbleri olan Allah’tan
tövbe edip dönmedikleri takdirde büyük bir azaba duçar olacaklardır.
Kendini akıllı gören herkes müntesip olduğu bu dini, bizzat kendisi,
ana kaynağından okuyup anlamalı ve onu hayat kitabı edinmelidir.
İçerisinde yaşadığımız toplumun en büyük yanılgılarından biri de hiç
şüphesiz bu yüce kitabı ölülerin ardından okumaktır. Oysaki bu yanlış
uygulama bizzat Kuran’ı Kerim’in Yasin suresindeki şu ayetlerle
yalanlanmaktadır. “Yâsin Hikmetli Kurân’a andolsun. Kuşkusuz sen
gönderilmiş elçilerdensin. Dosdoğru bir yol üzerinde, Yani üstün ve çok
esirgeyen Allah’ın indirdiği (Kur'ân yolu) üzerindesin. Babaları
uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu
uyarman için (seni gönderdik). ( Yasin suresi 1,2,3,4,5,6.ayetler )
“(Bu Kur'ân Muhammed'e vahyedilmiştir) Ki, diri olanları uyarsın ve
inkâr edenlere de (azâb) söz(ü) hak olsun.” (Yasin suresi 70.ayet ) Bu
yanlış anlayış ve uygulama, aynı zamanda bu yüce kitaba yapılan en
büyük bir zulümdür. Diriler için indirildiğini söyleyen bu kitabı bu
amaçlar için kullanmaya kalkmak Resulullah’ı inkâr demektir. Zira O
yüce peygamber bu kitabın ayetlerini birer birer okumuş, anlamış,
özümsemiş ve bizzat hayatına uygulamıştır. O’nun 23 yıllık örnek ve
eşsiz hayatı toplumun bu çarpık ve sakat anlayışının en bariz
reddiyesidir.
Bir çarpık anlayış ve uygulamada ramazan ayıyla birlikte toplumun
yapmış olduğu hatimlerdir. Ki hatim demek tekrar etmek demektir. Tekrar
edilen her ne ise onu tekrar edenin onu anlaması elzemdir. Kuran’ı
anlamadan ve yüzünden okuyarak sevap elde etmek, elde edilen sevabın
geçmişlerin ruhuna hediye düşüncesiyle bu gelenek tabulaştırılmıştır.
Oysaki Kuran’a en büyük saygı, onu okuyup anlamak ve anlaşılanların
hayata tatbik edilmesidir.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve kendinizi bir sorgulayın. Sizlerde
Rabbinizden gelen bu yüce kitabı şu yaşınıza kadar bir sefer olsun
anlamından yani mealinde bir kez okuma zahmetinde bulundunuz mu?
Falanın kitabına, filanın gazetesine ayırdığınız zamanı bu kitabı
okuyup anlamak için ayırdınız mı?
Çarşıda pazarda her hangi bir ürünün en ucuzunu ve en hesaplısını almak
için ayırdığınız zamanı Allah’ın insanlar için en büyük nimeti olan bu
kitabı incelemek okumak, anlamak ve yaşamaya çalışmak için ayırdınız
mı? Televizyonlarının başında pembe dizilere, oya dantel örmelere
ziyafetler düzenleyip hava atmalara ayırdığınız saatlerin hesabını
nasıl vereceksiniz? İlmin beşikten mezara kadar kadın erkek herkese
farz olduğuna inandığınızı söylemenize rağmen bu ilmin kaynağı olan
Kur’an’ı Kerim’e ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Futbolla, müzikle,
oyunlarla duman hanelerdeki papaz uçurup fayans örmelerle Allah’ı razı
değil şeytanı razı etmiş olursunuz. “Asra yemin olsun ki, insanlık
hüsran içindedir. Ancak iman edip Salih amel işleyenler ve birbirlerine
sabrı tavsiye edenler hüsranda değillerdir.” ( Asr suresi 1,2,3.ayetler
) Bu ayetlerin tefsirini yapan âlimler şöyle bir kıssa anlatırlar.
Adamın biri sıcak bir günde Pazaryerinde şöyle bağırıyormuş. “Sermayesi
eriyen bu adama acıyın, sermayesi eriyen bu adama acıyınnnn” Adamın
sermayesi satmış olduğu buz imiş. Âlimlerde insan ömrünü güneşte hızla
eriyen bu buza benzetmişler. İşte insan ömrü de tıpkı bu buz misali
hızlı bir şekilde eriyip gitmektedir. Kendi kendinize acıyın.
Gençliğinize, ailenize, çevrenize hısım akrabanıza acıyın. Lütfen gelin
sermayelerimiz erimeden onun kıymetini bilelim. Allah azze ve celle
ömrümüzü nasıl ve ne şekilde geçirdiğimizi bir bir soracaktır.
Dehşetini tarif dahi edemeyeceğimiz o hesap gününden korunalım. Bunun
yolu da hiç şüphesiz bu kitabı anlayacağımız dilde okumak ve hayatımıza
aktarmaktır.
Bu soruları ve sorunları çoğaltmak elbetteki mümkün. Ancak sorun çok
açık ve ortadadır. Hastalığımız bellidir. Onun tedavisi de bellidir.
Onun tedavisi aklımızı, kimseye kiraya vermeden bu eşsiz kitaba teslim
ederek ve onu en güzel bir şekilde yaşayan ve bize örnek olarak sunulan
Resulullah(sav)’ı rehber edinerek onu hayatımıza uygulamaktır. Kur’an
ayı olan ramazanda bu kitabı anladığımız dilden baştan sona mutlaka
okumaktır bizi iyileştirecek olan. Bu aynı zamanda müminlerin
özelliklerindendir. “Allâh'ın Kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve
kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için gizli ve açık harcayanlar,
asla batmayacak bir ticaret umarlar.” (Fatır suresi 29 .ayet ) Alemlere
rahmet olsun diye gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın
hayatıyla ilgili ciddi kitaplar okuyarak sağlığımıza kavuşacağız.
Eğer samimi olarak bunu becerebilirsek, inanınki Allah azze ve celle
hem ülkemizi hemde İslam ümmetini pislikten, kötülükten, bela ve
musibetlerden koruyacaktır.
Geliniz hep beraber Allah’ın vahyine yani Kitabımız olan Kuran’ı Kerime
sıkı sıkıya sarılalım. “Ve topluca Allâh'ın ipine yapışın, ayrılmayın;
Allâh'ın size olan ni'metini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman
idiniz, (Allâh) kalblerinizi uzlaştırdı. O'un nimetiyle kardeşler
haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz,
(Allâh) sizi ondan kurtardı. Allâh size âyetlerini böyle açıklıyor ki,
yola gelesiniz.” (Al-i İmran suresi 103.ayet) Geliniz birbirimizi
Allah’çağırıp Allah’ı hatırlatıp yalnızca O’nu tekbir edip O’nu
yüceltelim. “(İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben
Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?(Fussilet
suresi 33.ayet) Mezheblere, Fırkalara partilere cemaatlere, dernek ve
vakıflara, gurup ve hiziplere bölünmeyelim. Çünkü “Fir'avn, orada
ululandı (zorbalığa kalktı), halkını çeşitli gruplara böldü. Onlardan
bir zümreyi eziyor, oğullarını kesiyor, kadınlarını sağ bırakıyordu.
Çünkü o, bozgunculardan idi.” ( Kasas suresi 4. ayet ) Aramızdaki ortak
kelimeye gelelim O’na hiçbir şeyi ’eş ve ortak koşmayalım. “De ki: "Ey
Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin:
"Yalnız Allah'a tapalım. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi
Allah'tan başka tanrılar edinmeyelim." Eğer yüz çevirirlerse; "Şahit
olun, biz Müslümanlarız!" deyin.” (Al-i İmran suresi 64. ayet ) İnsan
olmamız hasebiyle unutkan insanlarız. İçimizdeki Kur’an ehlinin
insanımıza sürekli siyasi ekonomik sosyal ve kültürel anlamda, emri bil
maruf nehyi anil münkeri (İYİLİĞİ TAVSİYE, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMA
GÖREVİNİ HATIRLATMASI ) yapması farzdır Müslümanlar her nerde olurlarsa
olsunlar birbirlerinin kardeşleridirler. “Muhakkak müminler
kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki
size rahmet edilsin.” ( Hucurat suresi 10.ayet) Renk, dil, mekân,
mezhep ayrımından sıyrılalım. Bir insan; Allah’a, Meleklere, kitaplara,
Resullere, öldükten sonra tekrar dirilmeye iman ediyorsa, Rabbi olan
Allah’a ortak koşmuyor büyük olan günahlardan kaçınıp O’nun yap
dediklerini yapıp yapma dediklerinden kaçınıyorsa o insan her nerde
olursa olsun bizim kardeşimizdir.
Yaklaşan kutlu ve mübarek Ramazan ayının İslam âleminde ve ülkemizde
gerçek manada Kur’an ayı olmasını yüce Rabbimizden diliyor,
yeryüzündeki tüm mazlum, mahrum ve mücahitlere Rabbimizden yardım
etmesini temenni ediyoruz.
Şeref ve Kudret sahibi Rabbin, müşriklerin kâfirlerin
nitelendirmelerinden münezzehtir. Selam gönderilen elçilere, Hamd
alemlerin Rabbi olan Allah’a (Saffat suresi 180 ,181,182) ÖNEMLİ BİR
NOT: Peygamberimiz Resulullah aleyhisselatü vesselam;vahyin inmeye
başlamasından vefatına kadar olan sürede ,hiçbir zaman
babasının,annesinin ve geçmişlerinin ruhuna sevap olsun diye
fatiha,yasin yada Kuran okumamıştır.23 YILLIK PEYGAMBERLİK YAŞAMI BUNUN
EN ÖNEMLİ DELİLİDİR.Bu konuyla ilgili her hangi bir hadis yada rivayet
söz konusu değildir.Mezarlıklar ölümün yoğun bir şekilde tefekkür
edilmesi için ziyaret edilebilecek mekanlardır.Bu mekanlarda
ziyaretçilerin kendileri için anlayacakları dilden kuran okumaları
elbette tavsiye edilebilecek fiillerdendir.