Ya
Rasülallah! Bugün seninle dertleşmek istiyorum, şu aciz ümmetini, şu
günahkâr ümmetini dinlermisin? Bugün sana gözyaşlarıyla derdimi, içimi
dökmek istiyorum. Kırık dökük de olsa, eksik ve yanlış da olsa, şu
günahkâr ümmetinin yüreğinden gelen sözleri dinlermisin?
Sen ki, şehidlerin sultanı, amcan Hz. Hamza'yı şehid eden vahşiyi bile
dinledin ve O insan bir vahşi iken seninle dertleştikten sonra,
kalbinde güller açarak bir yiğit, bir yıldız ve bir cennet varisi oldu.
Hz. Vahşi oldu, senin ümmetin oldu ya Rasülallah…
İşte bende, şu vahşileşen insanların arasından bir an sıyrılarak, Hz
vahşi gibi, Hz. Enes Bin malik gibi, Hz. Mus'ab Bin Ümeyr gibi ve Hz.
Ebu Hureyre gibi dertleşmek istiyorum sevgili efendim. Ama O'nlar gibi
olmamanın ve olamamanın ezikliğini hissederek yine de sana seslenmek ve
seninle dertleşmek istiyorum, çağlar ötesi bir zamandan efendim…
Ey gül yüzünde gülücükler eksik olmayan sevgili efendim! Sana ilk önce
şu itirafımı yapmak istiyorum. Aklıma geldikçe yüreğimi ezen, beni
gözyaşlarına boğan, şu itirafımı yapmak istiyorum…
Ya Rasülallah, hani ümmetine seslenirken üzerine çıkıp mübarek ağzından
inciler döktüğün hurma kütüğü vardı ya, hani ümmetine yine bir gün
seslendiğinde bu hurma kütüğünün üstüne çıkmayıp Ashabı'nın yaptığı
minberin üstüne çıkınca, etrafa hıçkıra hıçkıra bir ağlama sesi
yayılmıştı ya, ağlamanın hiçbir insandan gelmediği anlaşılınca hurma
kütüğünün yanına gidip onun ağladığını, senden ayrı kalınca
hıçkırıklara boğulduğunu görünce onu mübarek ellerinle teselli etmiştin
ya hani efendim. İşte ben, işte ben senden ayrı kaldığım o kadar zamana
rağmen bir hurma kütüğü kadar ağlamıyorum, ağlayamıyorum gözümün nuru,
gönlümün sultanı
efendim.
Şu ümmetin bir kütük kadar olamıyor ve ayrılığına yanıp kavrulmuyor
sultanım. Ne olur, ne olur efendim gel beni de teselli et, bir hurma
kütüğü gibi ağlamasam da, bir mağaranın önünde bekleyen KITMİR gibi
sadık olamasam da ve senden ayrılacağını anlayan bir deve kadar içim
yanmıyorsa da, ne olur Ya Rasülallah ben seni görmeden sevdim, çağlar
ötesi zamandan "KARDEŞLERİM" hitabına "buyur canımın canı, buyur
anamı-babamı ve her şeyimi yoluna feda ettiğim canım efendim" diyerek
sana iman ettim gönlümün sultanı.
Sana layık ümmet olmasam da, sana KITMİR gibi sadık kalmasam da, sana
bir örümcek kadar hasretinle yanmasam da ve seni gördüğünde heyecandan
ufacık kalbi yerinden çıkacakmış gibi atan bir güvercinin yüreği kadar
yüreğim tertemiz olmasa da, gel ne olur, rüya da olsa bile gel, gel de
şu günah çukuruna batmış aciz ümmetini teselli et…