Ravi :Amr İbnu Ebi`l-Ahvas
Hadis :
Hz. Peygamber (sav)`le birlikte Veda haccı`nda bulundum. Orada Hz.
Peygamber (sav) irad ettiği hutbede önce Allah Teala`ya hamd-ü sena,
hatırlatma ve tavsiyelerden sonra şöyle devam etti: "Hangi gün (bu
günden) daha (mukaddes ve) haramdır? Bu soruyu üç kere tekrarladı.
Cemaat: "el-Haccu`l-Ekber günü" diye cevap verdi. Resulullah (sav)
devam etti: "öyle ise bilin ki, kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız,
birbirinize, bu ayınızda, bu beldenizde şu gününüz nasıl haramsa öylece
haramdır, mukaddestir. Bilin ki herkesin cinayetinden kendisi
sorumludur. Hiçbir babanın cinayetinden oğlu sorumlu tutulmaz.
Haberiniz olsun ki, Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bu sebeple, bir
Müslümana, bizzat kendisi helal kılmadıkça kardeşinin hiçbir şeyi helal
değildir. Bilin ki cahiliye devrinden kalan bütün faizler mülgadır,
terkedilecek ve alınmayacak. Faize verilen paranın sadece sermaye
kısmını yani aslını alacaksınız, - böylece ne zulüm ve haksızlık etmiş
ne de zulme ve haksızlığa uğramış olacaksınız - Abbas İbnu
Abdi`l-Muttalib`in faizi hariç. Zira onun tamamı mülgadır,
terkedilmiştir. Haberiniz olsun ki, cahiliye devrinden kalan bütün
kanlar da terkedilmiştir (intikam peşine düşülmeyecek). İlga ettiğim
ilk cahiliye kanı da el-Haris İbnu Abdi`l-Muttalib`in kanıdır. Haris,
Benu Leys`ten tuttuğu bir süt anneye bebeğini emzirtiyordu. Çocuğu
Hüzeyl adında birisi (bir kavga sırasında attığı bir taşla kazaen)
öldürmüştü. Sakın ha, kadınlara da iyi muamele yapın. Çünkü onlar
yanınızda esir durumundadır. Onlara iyi muamelenin dışında (terketmek
dövmek gibi) bir başka şey yapmak hakkına sahip değilsiniz. Ancak açık
bir çirkinlikte bulunulursa o hariç. Çirkin iş yapmaları halinde, önce
yataklarını ayırın, (yine de devam edecek olurlarsa) yaralamıyacak
şekilde dövün. Bundan sonra itaat ederlerse, (onların yaptığına
ayırma-dövme gibi muamelelere) zulmen devam etmek için bir yol (bir
bahane) aramayın. Bilin ki, sizin kadınlarınız üzerinde bazı haklarınız
var. Kadınlarınızın da sizler üzerinde bazı hakları vardır.
Kadınlarınız üzerindeki haklarınız istemediğiniz kimselere yatağınızı
çiğnetmemeleri, evlerinize hoşlanmadıklarınızın girmesine izin
vermemeleridir. (Onların sizdeki hakları ise) yiyecek ve giyeceklerinde
iyi davranmanızdır. Haberiniz olsun, şeytan şu beldenizde kendisine
ebediyen tapılmayacağını idrak etmiştir. Fakat, sizin önemsemediğiniz
şeylerde ona itaat devam edecek, bunlar da onu memnun kılacak (menfi
neticeler hasıl edecek)tir.
Ravi : İbnu Ömer
Hadis:
Hz. Peygamber(sav) Veda Haccı`nda şunu söylediler: "(Ey ahali) hangi
ayın hürmetçe daha ileri olduğunu biliyor musunuz?" Halk: "Şu içinde
bulunduğumuz ay değil mi?" dedi. Resulullah (sav): "Peki, hangi
bölgenin hürmetçe daha önde olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu.
Halk: "Şu yerler değil mi?" cevabını verdi. Resulullah (sav) tekrar:
"Pekala hangi günün hürmetçe daha üstün olduğunu biliyor musunuz? dedi.
Halk: "Şu içinde bulunduğumuz gün değil mi?" diye cevap verdi. Bunun
üzerine Resulullah (sav) sözlerine şöyle devam etti: "Öyleyse bilin ki
Allah Teala, sizlere, meşru sebep dışında kanlarınızı, mallarınızı,
ırzlarınızı haram kılmıştır, tıpkı şu beldede, şu ayda şu günümüzü
haram kıldığı gibi." Hz. Peygamber (sav) bundan sonra üç sefer tekrar
ederek sordu: "Duydunuz mu, tebliğ ettim mi?" Halk her defasında "Evet"
cevabını verdi. Resulullah (sav) sözlerini şöyle tamamladı: "Sakın ha!
Benden sonra tekrar küfre dönüp birbirinizin boyunlarını vurmaya
kalkmayın!"
Ravi:Ebu Bekre Nufey`u`bnu`l-Haris es-Sakafi
Hadis:
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Zaman, döne döne Allah`ın arz ve
semavatı yarattığı gündeki düzenini tekrar buldu. Sene on iki aydır.
Bunlardan dördü haram aydır. Haram aylar da üç tanesi peş peşe gelir:
"Zül-kade, Zü`l-hicce ve Muharrem. Bir de Cumadi ve Şaban ayları
arasında yer alan Mudarlılar`ın Receb`i." Resulullah (sav) sordu: "Bu
ay hangi aydır?" Biz: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedik. Bir
müddet sustu. Biz ayın ismini değiştirecek zannettik. Ancak şunu
söylediler: "Bu Zi`l-hicce değil mi?" "Evet!" karşılığını verdik. Devam
etti: "Peki burası neresidir?" Biz: "Allah ve Resulü daha iyi bilir"
cevabını verdik. Yine sustu ve bu bölgenin ismini değiştirecek vehmine
kapıldık. "Burası haram bölge değil mi?" dedi. "Evet" dedik. "İçinde
bulunduğunuz gün nedir?" diye tekrar sordu, biz yine: "Allah ve Resulü
daha iyi bilir" dedik. Tekrar sustu ve biz yine günün ismini
değiştirecek zannına düşmüştük ki: "Kurban günü değil mi?" dedi. "Evet"
cevabımız üzerine sözüne devam etti: "Bilin ki, kanlarınız, mallarınız
ve ırzlarınız birbirinize kesinlikle haramdır, tıpkı bu yerde, bu ayda
şu gününüzün haram olması gibi. Rabbinize kavuştuğunuz zaman sizi
yaptıklarınızdan hesaba çekecek. Sakın benden sonra birbirinizin
boyunlarını vuran kafirler olmayın. Bu söylediklerimi duyanlar,
duymayanlara ulaştırsunlar. Bazan söz kendisine ulaştırılan kimse,
ulaştırılan sözü bizzat dinleyenden daha iyi beller." Resulullah (sav)
sonra şunu ekledi: "Tebliğ ettim mi, tebliğ ettim mi?" Üç defa
tekrarladı. "Evet" cevabımız üzerine: "Ya Rabbi şahid ol!" dedi.
Müslim`in rivayetinde şu ziyade var: "Sonra Hz. Peygamber (sav) beyazı
galebe çalan alaca iki koyuna yöneldi ve onları kesti. Sonra da koyunun
bir parçasını alıp aramızda taksim etti." Rezin, rivayetin arasına şunu
ilave eder: "Üç şey vardır, bir mü`minin kalbi onlara karşı ebediyen
ihanet etmez; ameli sırf Allah için yapmak, idareyi elinde tutana karşı
hayırhah olmak, Müslümanların cemaatine katılmak, çünkü onların duaları
cemaate dahil olanların hepsini içine alır." İbnu`l-Esir: "Bu ziyadeyi
ana kitaplarda (Kütüb-i Sitte) görmedim" der.
Ravi:Ebu Hüreyre
Hadis:
Hz. Peygamber (sav): "Her çocuk fıtrat üzerine doğar" buyurdu ve sonra
da "Şu ayeti okuyun" dedi: "Allah`ın yaratılışta verdiği fıtrat..."
(Rum; 30). Sonra Resulullah (sav) sözünü şöyle tamamladı: "Çocuğu anne
ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir.
Tıpkı hayvanın doğurunca, azaları tam olarak yavru doğurması gibi. Siz
kesmezden önce, kulağı kesik olarak doğmuş hayvana rastlar mısınız?"
Dinleyenler: "Ey Allah`ın Resulü, küçükken ölenler hakkında ne dersiniz
(cennetlik mi, cehennemlik mi?) diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şu
cevabı verdi: "(Yaşasalardı) nasıl bir amel işleyeceklerdi Allah daha
iyi bilir." Bir başka rivayette: "Doğan hiçbir çocuk yoktur ki,
konuşmaya başlayıncaya kadar şu din üzere olmasın" buyurulmuştur.