*
Abdullah İbnu'ş-Şihhîr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Elhâhümü't-tekâsür sûresini okurken yanına
geldim. Bana: "İnsanoğlu malım malım der. Halbuki âdemoğlunun yiyip
tükettiği, giyip eskittiği ve sağlığında tasadduk edip gönderdiğinden
başka kendisinin olan neyi var? (Gerisini ölümle terkeder ve insanlara
bırakır."
*
Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak
hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır."
*
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Ademoğlu secde âyeti okur ve secde ederse
şeytan ağlayarak ayrılır ve: "Yazık bana, insanoğlu secdeyle emredildi
ve secde etti, mukabilinde ona cennet var. Ben de secdeyle emrolundum
ama ben itiraz ettim, benim için de ateş var '' der. ''
*
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Allah arzı yarattığı zaman, arz sallanmaya
(tıpkı bir hurma ağacı gibi sağa sola) yalpalar yapmaya başladı, bunun
üzerine dağlarla onu sabitleştirdi ve böylece arz istikrarını buldu.
Melekler dağların şiddetine hayrette kaldılar. "Ey Rabbimiz, dediler,
dağlardan daha şiddetli bir mahluk yarattın mı?" "Evet, buyurdu. Demiri
yarattım.'' "Demirden daha şiddetli bir şey yarattın mı?'' dediler. Hak
Teâla: "Evet! dedi. Ateşi yarattım.'' "Ateşten daha ağır bir şey
yarattın mı?" diye yine sordular. Hak Teala: "Evet, dedi, suyu
yarattım! '' "Sudan daha şiddetli bir şey yarattın mı?'' dediler. Hak
Teala tekrar cevap verdi: "Evet, rüzgârı yarattım.'' "Rüzgârdan daha
şiddetli bir şey yarattın mı?'' diye yine sordular. Hak Teâla: "Evet
insanoğlunu yarattım'' dedi ve devam etti: "Eğer o, sağ eliyle sadaka
verir, sol eli görmeyecek kadar gizlerse (daha şiddetlidir).''
*
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı
Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur: ) Hayır ameller en az on misliyle
yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar. Allah Teâla Hazretleri (bir
hadis-i kudside) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o
sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfaatlandıracağım.
Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti." "Oruçlu için iki
sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine
kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halüf),
Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.''
* Mikdam İbnu Ma'dikerb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ademoğlu,
mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Ademoğluna belini doğrultacak
birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da
(mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini
yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte
birden fazlasına yemek koymasın)."
*
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü aziz ve celil olan Allah şöyle
buyuracak: "Ey ademoğlu! Ben hasta oldum beni ziyaret etmedin!" Kul
diyecek: "Ey Rabbim, Sen Rabbülâlemin iken ben seni nasıl ziyaret
ederim?" Rab Teâla diyecek: "Bilmedin mi, falan kulum hastalandı, fakat
sen onu ziyaret etmedin, bilmiyor musun? Eğer onu etseydin, yanında
beni bulacaktın!" Rab Teâla diyecek: "Ey ademoğlu ben senden yiyecek
istedim ama sen beni doyurmadın?" Kul diyecek: "Ey Rabbim, ben seni
nasıl doyururum. Sen ki alemlerin Rabbisin?" Rab Teâla diyecek: "Benim
falan kulum senden yiyecek istedi. Sen onu doyurmadın. Bilmez misin ki,
eğer sen ona yiyecek verseydin ben onu yanımda bulacaktım." Rab Teâla
diyecek: "Ey Ademoğlu! Ben senden su istedim bana su vermedin!" Kul
diyecek: "Ey Rabbim, ben sana nasıl su içirebilirim, sen ki Alemlerin
Rabbisin!" Rab Teâla diyecek: "Kulum falan senden su istedi. Sen ona su
vermedin. Bilmiyor musun, eğer ona su vermiş olsaydın, bunu benim
yanımda bulacaktın!"
*
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Ey Ademoğlu! İki şey vardır ki, hiçbirisi
senin hakkın değildir ve ben onları rahmetimle sana bağışladım: 1)
(Canını almak üzere) gırtlağından tuttuğum anda malından sana
(vasiyette bulunman için üçte bir nisbetinde) bir pay ayırdım, tâ ki
onunla seni temizleyeyim, günahlarından arındırayım. 2) Ecelin sona
erdikten sonra kullarımın sana (kılacakları cenaze) namazı."
* Mutarraf İbnu Abdillah İbni'ş-Şıhir, babasından naklen diyor ki: "Resşlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ademoğlunun misali, yanıbaşında doksandokuz tane (öldürücü) belanın
bulunmasına benzer: Bu belalardan kurtulmuş olsa bile, sonunda ölünceye
kadar çekeceği düşkünlük hali yakalayacaktır."
* Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan anlatıyor: "Ademoğlu
sabaha erdimi, bütün azaları, dile temenna edip: "Bizim hakkımızda
Allah'tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de
istikâmette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!" derler."
* Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm dediler ki: "Allah
Teâla hazretleri şöyle buyurdular: "Ey ademoğlu! Kendini ibâdetime ver,
gönlünü zenginlikle doldurayım, fakrını kapayayım. Böyle yapmazsan
ellerini meşguliyetle doldururum, fakrını da kapamam."