PEYGAMBERİMİZİN AHDE VEFASI
Ahde vefa, verdiği sözde durmak, yaptığı anlaşmaya sadık kalmaktır.
İnsanın önemli karakterlerinden, kişiliğini oluşturan değerlerden biri
de vefalı oluşudur. Yapılan sözleşmeye dikkat etmek, ahde vefanın bir
başka çeşididir.
Peygamberimiz verdiği sözde duran, yaptığı anlaşmaya bağlı kalan en
büyük insandır. Bu hususta dostunu da, düşmanını da ayırt etmemiştir.
Dostuna verdiği bir sözde durup, onu yerine getirdiği gibi,
düşmanlarıyla yaptığı anlaşmaya da sadık kalmış, her ne pahasına olursa
olsun, aykırı hareket etmemiştir.
Peygamberliğinden önce ticarî hususta bir dostuna verdiği sözü tutmak
için üç gün beklediği meşhurdur. O adam unutup gelmediği halde, "Nasıl
olsa artık gelmez" diyerek çekip gitmemiştir. Verdiği sözde durmanın en
müstesna örneğini vermiştir.
Peygamberimizin vefası aile içinde de açıkça yaşanıyordu. Hz. Âişe anlatıyor:
"Yaşlı bir kadın Resulullahın ziyaretine gelmişti. Şöyle konuştular:
"Sen kimsin?" "Müzeyne'den Cüsame."
"Sen Hasene misin? Nasılsın, ne haldesin, bizi görmeyeli ne yapıyorsun?"
"Anam babam size feda olsun, iyiyiz." "Kadın çıkınca sordum:
"Ya Resulallah, bu kadına çok alâka gösterdiniz, sebebi ne idi?"
"Hatice hayâtta iken bize gelir, giderdi. Yâ Âişe, ahde vefa imandandır."
Peygamberimiz en sıkışık ve en zor şartlar altında bulunsa dahi,
verilen sözde durmayı, netice kendisinin aleyhine de olsa hiçbir
surette vefasızlık göstermemeyi tavsiye etmiştir.
Bedir Savaşı için hazırlıklar yapılıp İslâm ordusu Medine'den ayrıldığı
sırada Huzeyfe el-Yemâni ile babası Huzeyl, Peygamberimizle birlikte
çarpışmak üzere yola çıkmışlardı. Müşrikler, baba-oğulu yolda görerek
sorguya çektiler:
"Siz herhalde Muhammed'in yanına gitmek istiyorsunuz."
"Evet, bizim bundan başka bir niyetimiz yoktur" dediler.
Bunun üzerine müşrikler, onlardan Medine'ye dönmek, Peygamberimizle
birlikte savaşta bulunmamak üzere söz aldılar. Bir müddet sonra Huzeyfe
ile babası Bedir'de Peygamberimizin huzuruna gelerek mücahitlerle
birlikte savaşmak istediklerini söylediler, müşriklerle aralarında
geçen hadiseyi de anlattılar.
Peygamberimiz, onların müşriklere verdikleri sözü öğrenince, insan
gücüne o anda çok fazla ihtiyacı olmasına rağmen onlara şöyle dedi:
"Hayır, siz Medine'ye dönün. Onlara verdiğiniz sözü yerine getirin. Biz
de müşriklere karşı Allah'tan yardım isteriz. Onun yardımı bize
kâfidir."
Müşrik de olsa verilen sözde durmayı daha uygun görmek, ahdini
bozmamak, yapılan anlaşmaya bağlı kalmak ancak bir Peygamberin
gösterebileceği bir meziyettir.