Admin Admin
Mesaj Sayısı : 126 Kayıt tarihi : 19/03/08
| Konu: Hadislerle 'Anne' Çarş. Nis. 16, 2008 3:52 pm | |
| Anne-babaya öf bile demeyelim Hz. Ebu’d-Derdâ’nın (ra), şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ben Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu işittim: “Anne-baba, Cennet’in orta kapısıdır. Artık sen o kapıyı ister zayi et, ister muhafaza et.” (Tirmizî, Birr, 3) Efendimiz’in hadislerine baktığımızda anne hakkının baba hakkından üç misli fazla olduğunu öğreniyoruz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! İyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir?” diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam): “Annen!” diye cevap verdi. Adam: “Sonra kim?” dedi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: “Sonra kim?” dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) yine: “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Sonra kim?” Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) bu dördüncüyü: “Baban!” diye cevapladı.” (Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1) Muâviye ibn Câhime’nin anlattığına göre; Câhime (radıyallahu anh) Hz Peygamber’e ve (aleyhissalâtu vesselam) gelir ve: “Ey Allah’ın Resulü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişare etmeye geldim” der. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): “Annen var mı?” diye sorar. “Evet” deyince, “Öyleyse ondan ayrılma zira Cennet onun ayağının altındadır” buyurur. (Nesâî, Cihad 6.) Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sas) bir gün: “Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün” dedi. “Kimin burnu sürtülsün ey Allah’ın Resulü?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı halde (rızasını alıp da) Cennet’e giremeyenin.” (Müslim, Birr 9)
Esma Bintu Ebî Bekr (r. anhâ) anlatıyor: Henüz müşrik olan annem yanıma geldi. Hz. Peygamber’den (sas) sorarak: “Annem geldi, görüşüp konuşmayı arzu ediyor, anneme iyi davranayım mı?” dedim. “Evet” dedi, ona gereken hürmeti göster.” (Buhârî, Hibe 28, Edeb
İbn Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah’a (aleyhissalâtu vesselam) gelerek: “Ben büyük bir günah işledim, buna tevbe imkanım var mı?” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam): “Annen var mı?” diye sordu. Adam: “Hayır yok” dedi. “Peki teyzen de mi yok?” dedi. Adam: “Evet, var” deyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): “Öyle ise ona iyilik yap! Teyze anne makamındadır.” diye emretti,” (Tirmizî, Birr 6.)
Ebu Üseyd Mâlik İbn Rebra es-Sâidî (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam: “Ey Allah’ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): “Evet vardır” dedi ve açıkladı: “Onlara dua, onlar için Allah’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) taleb etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi yerine getirmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak.” (Ebu Dâvud, Edeb 129)
Abdullah bin Ebî Evfâ rivayet ediyor: Peygamberimizin huzurunda bulunuyorduk. Bu sırada birisi geldi: “Yâ Resulallah ölüm döşeğinde yatan bir genç var. Kendisine, ‘La ilahe illallah’ de, dendiği halde bir türlü bunu söyleyemiyor.” dedi. Efendimiz sordu: “Namaz kılar mıydı?” “Evet, kılardı.” Bunun üzerine Peygamberimiz kalktı. Biz de onunla birlikte kalktık. Peygamberimiz gencin yanına girdi ve ona, “La ilahe illallah de.” buyurdu. Genç, “Bunu söyleyemiyorum” dedi. “Niçin söyleyemiyorsun?” deyince, gelen adam: “Annesine âsi idi” dedi. Efendimiz, “Annesi sağ mı?” diye sordu. “Evet, sağdır” dediler. Kadın geldi. Efendimiz kadına; “Bu hasta senin oğlun mudur?” diye sordu. Kadın, “Evet” dedi. Efendimiz; “Bak, şurada bir ateş hazırlansa ve ‘Oğluna şefaat edersen, onu bu ateşte yakmayız, fakat şefaat etmezsen bu ateşte yakarız’ deseler ne yapardın? Şefaat eder miydin?” diye sordu. Kadın, “Onun şefaatçisi ben olurdum” dedi. Efendimiz, “O halde sana âsi olan bu oğlunu cehennemden kurtarmak için hakkını ona helâl edip ondan razı olduğuna Allahu Teâlâyı ve beni şahit göster.” buyurdu. Kadın, “Allah’ım! Seni ve Resulünü şahit tutuyorum, oğlumdan razı oldum, hakkımı ona helâl ettim.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz hasta gence, “La ilahe illallahü vahdehû la şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühû de.” diye buyurdu. Hasta hemen şahadet getirdi. Bunun üzerine Efendimiz şöyle buyurdu: “Allah’a hamdolsun ki, benim vasıtamla bu genci cehennem ateşinden kurtardı.” | |
|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 126 Kayıt tarihi : 19/03/08
| Konu: Geri: Hadislerle 'Anne' Çarş. Nis. 16, 2008 3:52 pm | |
| Es selamü aleyküm ve Rahmetullahi..
Bir gün bir adam geldi ve Resûlullah Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'a sordu:
"Ey Allah'ın Resulü! İnsanlar içinde iyi davranmama en lâyık kimdir?"
Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm:
"Annendir!" buyurdu. Adam:
"Sonra kimdir?" dedi.
Resûlullah Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm:
"Annendir!" buyurdu. Adam:
"Sonra kimdir ya Resulallah?" dedi.
Peygamber Efendimiz (asm):
"Annendir!" buyurdu. Adam yeniden:
"Sonra kimdir?" dedi.
Allah Resulü (asm)
"Sonra babandır!" buyurdu.
Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: "Anne ve babasını razı eden Allah'ı razı etmiştir. Anne ve babasını kızdıran Allah'ı kızdırmıştır."3
"İyiliklerine karşılık can yakınlarına iyilik yapmak ve ziyarette bulunmak kâmil bir iyilik sayılmaz. Asıl kâmil iyilik, kendisiyle yakınlık bağları koparılmak istendiği vakit, yakınlığını koparmamak ve o­nu devam ettirmektir."5
Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, dünyayı isteyen de, âhireti isteyen de, annesini ve babasını memnun etmelidir. Çünkü o­nları memnun ve razı etmek dünyada rızıkta bolluk ve bereket sebebidir; âhirette ise Allah'ın rızasına ermeye ve Cennete girmeye vesiledir. o­nları kırmak ve rencide etmek ise, tek kelimeyle,"Allah muhafaza"dünyada ve âhirette felâket demektir! Allah'ın rahmetini ve merhametini isteyen, rahmetin birer hediyesi olan anne ve babasına muhakkak merhametli ve candan da yakın davranmalıdır.6
Genç kardeşlerim! Rahmetin gölgesi üzerimizde, rahmetin umudu içimizde! Allah belki o­nlar hürmetine bizi bağışlayacak ve dünyada ahirette işimizi rast getirecek. Öyleyse gelin; annemizi ve babamızı ihmâl etmeyelim. | |
|